vize basvurusunda kimlige gerek yok ki.

Evet kimliğin fotokopisi yeterli oluyormuş. Aslına gerek yokmuş aslında.

Double check yapacaksin.

böyle şeyler olur çok kafana takma herkes hata yapar ve bu hataları bir ömür boyu hatırlarlar.
bu sayede aynı hatayı bir daha yapmazlar. :)

ozellikle hata yaptigin konularda daha kontrollu ve dikkatli olmaya calis. uzunca bir sure hata yapmazsan kendini unutturursun diye dusunuyorum :) ama surekli gergin ve tedirgin, diken ustunde olursan hata yapma ihtimalini de artirirsin. o psikolojiden cik. oldu bi kere ama bi daha yapmiycam dusuncesine yonlendir kendini.

hatayı nasıl yaptığını bulmaya çalış.

aaa evet şuna bakmamışım ya da şurayı yanlış değerlendirmişim dediğin yeri tespit et. sonra bir daha orayı kaçırmazsın.

öncelikli olarak tespit. daha sonra kontrol.

sebebini bilmediğiniz bir hata varsa, yapılan işi iki değil on iki kere de kontrol etseniz gözünüzden kaçacaktır.

herkes hata yapar, sakin ol. yaptığın her işi bir daha kontrol etmeyi ihmal etme.

üretim süreci diye bir şey var. iyi ürün süreçlerden geçer. başarı süreçlerde saklıdır. başarı sağlamlıkta en iyi arabalar mesela almanlardan değil japonlardan çıkar. japon arabaları kolay kolay bozulmaz yıllarca bin.

şöyle diyeyim ürünler(başarılı ürünler) insanlar faöktürüyle değil iyi süreçler kontrolü ile meydana gelir.

ıı. dünya savaşı zamanında Deming çabaları ile proses kontrolü dediğimiz alanda Standford'da çalıştaylar seminerler kasıyor, bu sayede birçok mühendisin vizyonu gelişmiştir ancak bu süreçler işlemler ne işçilere ne de yönetim kadrosuna aksettirilemedi, bizim eleman daha sonraları Shewharttan da kaptıklarıyla bunu uygun japon kültürüne bir güzel yediriyor ve anlatıyor. böylece japonlarda toplam kalite felsefesi denen şey meydana geliyor.

süreç oluşturur ve bunu uygularsan sözüm meclisten dışarı dünyanın en aptal adamı dahi olsan başarılı oluşturursun.

bu süreçleri oluşturmanın birkaç karmaşık ve basit yöntemleri var. en basitlerinden birisi. kontrol metodu.

check listin olacak. en basit işte bine bunu süreci işle. şu kontrol edildi mi, şu yapıldı mı? yapıldığında ne sonuç doğurdu ne doğuracak. böylece gözden kaçırma ihtimalin azalıyor. başarı basitlikle yatıyor ve basitlik mükemmelliği getiriyor. çok basit iş bu ne ki demeyin. kontrol mekanizmanızı geliştirin.

bi keresinde güneş gözlüklerim gözümdeyken kafamda demiyorum gözümdeyken dakikalarca güneş gözlüğümü aradım. millete de sordum. millet de başka gözlüğümü arıyorum sanmış. kontrol mekanizmanız olsun.

Hata olur, bunu kendine bir geliştirme fırsatı olarak gör. Seni öldürmeyen (işten kovdurmayan şey) güçlü yönünü geliştirir, eğer uyarıyı doğru olarak işlersen.
Arkadaşlar da yazmışlar, kontrol, checklist die. Mümkün oldukça insan hatasından arındırmaya bak. Örneğin bilgisayar üzerinden uyarı gitsin sana.

işe ilk başladığımda müşteriye mail gönderirken 3. partilerle olan kontratlarımızı da içeren bilgiler göndermiştim yanlışlıkla.

travmayı atlatana kadar double check çalışacaksın.

Daha dikkatli, süper dikkatli olmakla hatayı önleyemezsiniz.
Ya hata yapmayı önleyecek ya da hata yapıldığında hemen tespit etmeyi sağlayacak bir yöntem geliştireceksiniz.

türkiye'nin en büyük yabancı firmalarında müdürlük yapmış, cv'si dehşet, lisans mba'ler eğitimler falan hep amerika'dan falan bir adama danışmanlık yapıyorum. bir yer satın alınıcak tüm sözleşme maddelerinde anlaşmışım vs. vs. artık imza noktasına gelindi.

bu eleman normalde bana sorar her şeyi ama o akşam yanımda kendi başına bir şeyler yaptı falan filan. bir baktım sözleşmeyi imzalayıp göndermiş. bana sormasına gerek yok tabi kendi firması ama garip geldi yani son bi check etmeden imza atması falan.

sonra bana döndü son bir mail geldi yeni bir madde ile 200.000usd kazandırdım firmaya dedi. bana söylememiş kendi sözleşmeye eklemiş sonra imzalayıp göndermiş.

dedim hayırlı olsunda keşke dedim bende bir baksaydım maddeye. bilmediğim bir şey olursa mahcup olurum karşı tarafa.

atayım sana maili dedi.
attı.
ya ben ingilizceyi kendi başıma istanbul'da öğrendim, sözleşme yazacak, gidip pazarlık yapacak kadar iyidir. ben maili okuyorum yeni eklenen maddede bizim firma karşı tarafa 200.000usd ödeyecek yazıyor. bir daha okuyorum aynı. bir daha okuyorum aynı.
ya dedim kusura bakmayın ama ben böyle anlıyorum bunda bir sıkıntı yok değil mi dedim? yok yok ben anlaştım merak etme dedi.
içim rahat etmedi ertesi sabah böyle imzaları kutlamaya mayetinde bir arayayım dedim karşı tarafı kutladıktan sonra son maddeyi sordum. sizin firma 200.000usd ödeyecek dedi karşıdaki. iyi dedim good deal. vs. kapattım.

imzalar atılmış falan filan. sonra firmaya gittim. dedim benim içim rahat etmedi böyle böyle sordum o da şu şekilde cevap verdi dedim. allah allah nasıl öyle olmuş. garip dedi.

sonra o parayı ödememek için başka bir maddeden dolayı sözleşme iptal edildi.

bunu yapan adam 58 yaşında. rahat ol yani.

Min %25 daha azi icin maceraya girmem.

stavro +1

%25 zaten enflasyondan dolayı alınacak zam neredeyse. benim şimdiye kadar hep %50 ile %100 arası oldu.

En az %50 fark olması lazım, daha azına mevcut şartlarımı kesinlikle değiştirmem.

bu aylar icin min %50 ocakta zam olacak cunku

minimum %50.

Mevcut işyerimde mutlu değilsem aynı maaşa kabul ederdim hatta %20 azını kabul ederdim.

8 yaşındaydım. Bu tarz şeyleri fark edecek yaşta değildim ama bugüne kadar ne ailemden, ne akrabalarımdan yağma ile ilgili herhangi bir şey duymadım. Harabe bir mahalle olsa da yıkılan bina olmadı hatırladığım kadarıyla. Çoğu hala yerinde duruyor. Yağmalar muhtemelen yıkımın çok olduğu yerlerde yaşandı.

ani bana ait degil ama yikimin cok oldugu, insanlarin gocuk altinda kaldiri yerlerde ölmüş kadinlarin kollarindaki bilezikleri yuzukleri cikaramadiklari icin kesen yagmacilar hikayeleri cok vardi. bu boyuta kadar gidebiliyormus o yagma isleri.

Evet, benim akrabalarımın adapazarı'nda evleri hasar görmüştü. değerli ve küçük şeylerini kurtarmışlardı ama evdeki danteller çalınmıştı mesela.

benim çokça şahit olduğum şuydu. yurtiçi yurtdışı çeşitli yerlerden bir sürü yardım gelirdi. ve bunlar iyi durumdaysa daha halka ulaşamadan satılıyordu depolarda tutulup. ya da şehir dışından gelip ihtiyaç sahibi gibi yardımları alıp gidiyorlardı.

roman ve şeyler (ne desem bilemedim) vatan cad. migrosu yağmalamışlardı. biz migrosun otoparkındaydık, oradan biliyorum.

edit: iyi anımı da yazayım. aynı migros (ist. vatan cad.) o dönem koç grubundaydı, bebek bezi bebek maması ve temel tüketim malzemelerini halka "bedelsiz" dağıttı. kimse suistimal etmedi bu organizasyonu. hiç bir kanal veya gazetede yer bulmadı bu. garip.

Magazadan kiyafet yagmaladiklarina babam sahit olmustu

Depremden sonra bizim mahalleye taşınan bir arkadaşım vardı. Enkazdan sağ kurtulan kadınlara tecavüz edildiğini, dışarıdaki arabaların düz kontakla çalıştırılıp çalındığını anlatmıştı.

2000 yılında neredeyse bütün komşularımız İzmit ve Gölcük'ten gelmişti ve onlar da hep bilezik ve yüzükleri için kolu kesilen cesetleri anlatıyorlardı.

Enkazdan çıkan kız arkadaş vardı birkac adamın yardım ayağına tecavüze yeltendigini söyledi,ellerinden kurtulmuş ama kötü işte .Bir tanıdık da paketi 4-5 tl olan sigarayi 10 tl ye sattıklarını anlatmıştı. Ne desem bilmiyorum.

99 depreminde yakinlarimizim evleri yikildi. Dolayisiyla annem babam ve akrabalar direkt deprem bolgesine gittiler.
Hiçbirinden yağma ile ilgili bir sey duymadim. Gözlerine carpmamos demek ki oyle bir sey.

Edit: ama bizimkiler can derdinde oldugu icin farketmemis olabilirler. Baska kişilerden kolu kesilenleri ben de duymustum. Bunlari bolgede bizzat bukunanalardan duymadim. Sallamasyon da olabilir. Bizim millet abarti hikayeler uydurmayi da seviyor.

Golcükte yaşayan biri olarak biraz bildiklerimden bahsedeyim.
Bu enkaz altinda kalan insanlarin yagmalanmasi konusunu buralarda hep duyduk ama ben birebir görmüş birinden duymadim. Ama eminim ki olmuştur.

Bizim evimiz yikilmisti, aileden baska insanlarimiz da enkaz altindan oldugundan ve zaten bi önemi olmadigindan esyalarimizla hic ilgilenmedik ama calindigini gördük. Hatta bazi esyalarin kullanıldığını da gördük. Yani etraftan insanlar bilmedikleri insanlarin esyalarini aldi utanmadan kullandi.
Bunun dışında bu tip eşya hırsızlıgi için sehir disindan gelen cok insanlar oldu. Insanlar enkaz başında hic tanimadiklari insanlari beklerken gorduklerinden filan bahsetti..

Babam belediyede calisiyordu ve oturdugumuz yerin yerlisi olduğumuzdan genelde aileleri insanlari tanırdi. Ve gelen yardim tirlari ile de ilgileniyordu. bir çok insani kovdugunu filan söylemişti. Gonderilen ayakkabılardan kiyafetlerden onlarca almaya calisanlar filan. Bu cirkin istemiyorum.diyenler.

Evi yıkılmadigi halde yardim icin gonderilen esyalardan almak icin kuyruklarda cirkinlesen insanlar mi dersin. Yukarida bahsedildigi gibi aldiklarini satanlar, stoklayip bakkal acanlar, aylarca cadirkent icin dagitilan yemeklerden evinden sefertasi ile gidip uc öğün alanlar mi dersin. Bu bizim komsumuzdu mesela. 6 ay sonra zorla bi ev bulup oturmustuk. Annem bi tane kucuk tuple yemek yapardi, hic esyamiz yoktu daha, bu insanla bardaklari bile kirilmasi halde her gun usenmeden cadirkente gider yemek alirlardi.
Aşırı derecede igrencti maalesef.

trabzonda otobus2 otobus kalkti hayatlarini kaybedenlerin ziynet esyalarinu almak icin evet meshur guguda.

a perfect lie'ın yazdıkları aklıma getirdi. Bizim de evimiz yıkılmamıştı ama ağır hasar almıştı. Komşumuz yardım malzemelerini stoklamıştı resmen. Mesela 5 litre su yetecek olmasına rağmen 15 litre falan almaya çalışıyordu sürekli ve bunu hayatta kalma, ihtiyaç giderme için yapmıyordu. Karaborsada satar mıyım diye düşünüyordu. O dönemi başka bir şehirde geçirdim ama 20 yıldır tiksiniyorum o insanlardan bu yüzden.

99 depreminde saglik personeli olarak görevliydim kocaelinde. duydugunuz seylerden daha kötülerinin oldugunu söyleyebilirim. uygarlik, medeniyet, devletten eser yoktu ortalikta.

5 sene sakaryada kaldım bu anlatılan kolu kesilmiş altın çalınmış hep anlatılıyor lakin. cadirkentten yemek alma subu isi bana çok garip geliyor çünkü sakaryanın insanı gerçekten zengin neden böyle şeyler yapsınlar ki. Benim gorduklerim komşular vs. durumları olan insanlardı.

Mevzu Necip milletin arasında krizi fırsata çeviren necip millet çakması klon vatan hainleri yuzunden oluyor daha yakın zamanda Atatürk havalimanındaki patlamada taksileri kullananların bedava taşımayı bırak neredeyse kanin içilen birşey olduğunu bilse orada hem parasını hem kanını içecekler insanların! Van depreminde yardim ayağına gelen adamlar kanallara çıktı lan bildiğin dızo lan ne yardımı babasını bile toprağa bile gömer bu vatansizlar

benim anne tarafım sakaryalı. kimseden öyle bir şey duymadım. İnternette falan yazanlar da hep bir yerlerden duymuş olanlar. Bana uydurma ve abartma gibi geliyor.

gelen yardımlara çöken, parayla satan varmış ama öyle yok kol kesti, yok kafa kesti hurafe gibi.

araya sızmış vatan haini falan yazinca dayanamadim. yaşadigim iki olayi anlatayim.

bir saglik ocagini ziyaret edecektik kocaelinin girişinde bir semtte. bize bir toros arac vermislerdi ve yatacak yer bulamadigimiz icin battaniyemizi, suyumuzu ve kisisel esyalarimizi arabanın bagajinda tasiyor, gece nerede sona erdiyse orada uyuyorduk. saglik ocaginin önüne geldigimizde, yardim dagitacagimizi sanan insanlar etrafimizi sardilar, ne dagitiyorsunuz diye sormaya basladilar. bizim sadece ziyarete geldigimizi, ihtiyaclari belirleyip gidecegimizi söylememize ragmen, insanlar kalabaliklasti, etrafimizi sardilar. küfreden hakaret edenlere, arabanın bagaj kapagini acmaya calisanlar eklendi. müdahale edince arbede basladi, biz üc kisi otuz kisinin arasında mahsur kaldik, saglik ocagindan doktorlar cikip kurtardi bizi. sonra halk hicbir sey olmamis gibi normal hayatina devam etti.

bir digeri de van depreminden olsun, orada da gönüllü olarak calismistim. van'da ilk günlerde (zaten önceden de) işsiz olanlara devlet ufak tefek işler verip erzak dagitiminda yardim organizasyonunda yardimci olmalari karsiliginda bir miktar para veriyordu. işler ilk haftanın sonunda öyle bir noktaya geldi ki, insanlar isimlerini yazdiriyor, yardim kuruluşuna yardim etme karsiligi paralarini aliyordu, ama ya yardim kuruluşuna hic ugramiyor ya da yardim kuruluslrının dagittigi ilaclari giysileri ve gıdayi çalıp disarida el altından satiyorlardi.

cinsel saldiri, hirsizlik, yagma gibi suclar çok yayginlasmisti, disaridan kamyon kamyon hirsiz ve yagmaci geliyordu, polis bunlarla ugrasmaktan başka bir sey yapamiyordu.

ben de 1 hafta önce yaptım, sizden gerideyim :) ama okuduğum kadarıyla karıştırmaya başladıktan 20-25 gün sonra meyvelerin dibe çökmesi lazım. çökmediyse biraz daha bekleyebilirsiniz bence.

ben şu teyzenin tariflerine göre yapıyorum. yorumlarda bazı şeyleri cevaplamış onları da okuyabilirsiniz; www.youtube.com

normal, gec de olsa çökecekler, karistirmaya devam. belki 1-2 tanesi inatla yuzmeye devam edecek olursa onlari atip karistirmayi birakabilirsin ana olusmasini beklemek icin. ama bu sekildeyse çökene kadar karistirmaya devam.

Ya kullanmayı bilmiyorlar ya da elektrik/enerji israfını önemsemiyorlar. Belki öyle bir emir gelmiş bile olabilir. Hiç belli olmaz.

normal bilgisayar gibi açıp kapanıyor onlar, kapatmıyorlarsa ciddi israftır. ilçe meb'e bununla ilgili bir şeyler yazabilirsiniz bence.

gayet kapanıyor ama ya kapatmayı bilmiyorlar ya önemsemiyorlar. o sebeple ampüller çok daha hızlı bitiyor -ki tanesi 300/400 tl bandında- ayrıca içindeki diğer hassas parçalar çok daha çabuk eskiyor. yanlarına kısa ve açık ifadelerle talimatlar konulsa(şöyle açılır-böyle kapanır-işin bitince şöyle yap) bence çok işe yarar.

üğpoıuy şöyle söyliyim, dun gece saat 11de geçtim önünden, tahtanın ışıkları hala yanıyordu. sınıfların lambaları kapalıydı. öncesinde akşam 8de de önünden geçtim dün, durum aynıydı. gece 11de de herhangi bir kurs yoktur olsa da en azından sınıf lambaları da yanardı diye düşünüyorum.

mesai saatlerinde oralarda olmadığım için müdüre nasıl ulaşmalı bilemedim. okul saatlerinde telefon etsem ulaşır mıyım ki?

cepa carefour'da vardı galiba geçen gittiğimde.

büyük migroslarda görüyorum. metroda büyük ihtimal vardır diye düşünüyorum. ek çözüm: firmaya mail atıp hangi zincirlere satıyorsunuz diye sormak.

alkol satan migroslarda %90 oluyor.

dönmem

olumcul hastaliga yakalanmadikca donmem.

14 aydir amerkmikada yasiyorum, donmem. Ancak turkiye amerika gidip gelmeli bir is olursa donerim

Ciddi bir rahatsızlığım varsa ve ailemin yardımına, bakımına ihtiyaç duyuyorsam dönerim.
Öteki türlü burada tutunmaya çalışırım.

aile +1

Onun disinda ulkeye liyakat gelirse donerim. A dan z ye. Hak hukuk isler hale gelirse gerisi kolay.

Esim sevemezse donerim ancak.Evli olup da yurt disina giden kisilerden biri Turkiyede calisiyorken yurt disinda calisamazsa potansiyel mutsuzluk sebebi olabilir.

anca buyuk bir hayir dernegi kurarsam gelirim. tabi su anki yonetimin gitmis olmasi sartiyla.

yılda ekonomik olarak zorlanmadan 1-2 defa tr yi ziyaret edebiliyorsam, kalıcı oturumum var ise, kenara bir miktar para atabiliyor isem, kariyerimde anlamlı bir işte çalışıyorsam dönmem büyük ihtimalle. saçma sapan işlerde, öğrenci vizesiyle vs ise tr ye dönerim, ki döneceğim çok yakında :)

Gelinlik alınacak ve davetiye mi basılacak sadece. Çok bi zaman gerek ki.

Ev yerleştirme diyorsan 30 ile 45 gun

sadece nikah olacaksa hastane islemleri ve nikah salonunu ayarlama islerine bi yarim gun diyebilirsiniz. kilik kiyafet alinacaksa bunlarin secme ve degerlendirmesi de yaklasik yarim gun - 1 gun arasi degisir. ev yenilenecekse durum biraz degisir ama ev bulmasiydi tadilatiydi esyasiydi. bunlar tamamen sizin beklentinize gore degisebilecek seyler.

@allgirlsdream
@invinoveritas

Tüm hazırlıklar ev tutma,eşya alma gelinlik,davetiye vs. Ev kurmak ve evlenmek desem daha dogru olurdu sanırım

O işlemleri beklemek bile kaç gününüzü alıyor nasıl bir günde halledilir bilemedim, özel hastaneler hızlıdır belki. Bir iki haftanızı alır diye düşünüyorum.

ben islemin bize bagli kisimlarini yazdim, hastanede tum islemler yaklasik yarim gun surmustu (devlet hastanesi) sonuclar da 2 gun sonra cikiyor.

bizde ev tutma, esya alma fasli olmadi, halihazirda oturdugumuz evde devam ettik. gelinlik icin 2 kez ciktik 2. gun aldim gelinligi. damatlik da 1 gunde alindi. gelinligin hazir olmasi 2 hafta surdu, damatlik da 3 gun. yani evle ilgili olmayan kisim toplamda 2 haftada halloluyor gibi dusunebilirsiniz.

ama ev tutma, esya alma, ustalarla ugrasma (ki sanirim en dertli kisim burasi) isin icine girince ne kadar surer kestiremiyorum. cok sansli olursaniz, ilk baktiginiz ev mumkun oldugunca tadilatsiz tasinilabilecek durumda olursa, tum esyalari hazir alip hemen eve getirtebilirseniz filan herhalde gelinlik sureciyle birlikte yaklasik 1,5-2 ayi bulur diye dusunuyorum.

İki ay. Ev dizme işi çok oyalıyor mobilya ha diyince gelmiyor, gelinliği prosedürü derken iki ay nasil geçti anlamazsınız.

Siz ne kadar sürsün isterseniz o kadar sürer. Abim ve eşi tüm işlemler alışverişler kız istemesi yüzük takması dahil 20 günde düğün yaparak evlendi.

Abim Şırnak'ta öğretmendi, işlemler için vekalet verdi eşine ve sağlık raporlarını oradan yolladı. Nikah şekerlerini ben yaptım. Davetiyeleri ve şekerlerin etiketlerini matbaacı arkadaşımız yaptı. Gelinlik abimin gelinlikçi arkadaşı tarafından elde dikildi. Damatlığı abim Batman'dan alıp düğüne gelirken getirdi :) adam 2 günde düğünü yapıp gelini alıp gitti.
Ev tam olarak hazır değildi ama birkaç ay öğrenci evi gibi idare ederek oturdular. Her ay ihtiyaçlarına göre acil olan eşyaları aldılar.

Nikahla düğünün tek farkı düğün salonuna gereksiz ödeme yapmamak bence. Yoksa nikah için de yine bütün hazırlıklar yapılacak. Gün kazandırmıyor, para cepte kalıyor.

Unutuyordum, fotoğraf çekimi için bir mekan vs hazırlık yapılamadı, sadece düğün salonunun yaptığı özel çekim var ama epey tırt maalesef. Fotoğraflara özenelim derseniz birkaç gün daha harcayın tabii.

28 Mayıs sabahı askerden geldim, 20 Temmuz'da düğünüm vardı. Düğün yerini tutmuştuk sadece daha önceden, onun dışında her şeyi askerden geldikten sonra yaptık. Rahat rahat yetişti her şey.

kremali mantarli parmesanli

beşamel soslu kıymalı makarna ama rejim yaptığım için yiyemiyorum.

domates & fesleğen

Krema mantar permesan.

Marinara

Bolonez (kıyma) ise de bazen çocukluk-ergenlik döneminin ketçap sıkılmış çubuk makarnası dünyadaki her yemekten güzel gelebilir.

Tabiki sarımsak ve kıymalı olan.

Alfredo galb ben <3

spaghetti bolognese, spaghetti carbonara ve fettucini alfredo top three’m

sarimsakli yogurt + salca sosu

parmesan ve kremalı bilumum sos

Abi ben bu duyuruyu hatırlıyorum. Kadın kısmı ilginç gerçekten. Genelde de hep bunu yapıyorlar. Tanıdığim bir kaç kadın var ve hepsi 3-5 senelik ilişki sonrası ilk gelenle evlendiler ilginç bir şekilde.

Yeni bir yerdesin, biraz zorlanacaksin, sevgi ihtiyacın olacak. Bir şekilde yeni insanlarla tanış, çevre edin takılı kalma hatunda. Hatun yaşın 5 aşamasını geçirdi mı bilmiyorum ama muhtemelen gecirmeyip kolaya kaçtı. Bir şekilde bir yerden patlar o iliski bence. Artık patlasa da patlamasa da bizi ilgilendirmez. Önümüze bakıyoruz. Yeterince üzüldüğünüzü varsayiyorum zaten. Ki yeni bir ulke, yeni insanlar tanımak uzeresiniz bayağı da sanslisiniz tadini cikarin.

Geçmiş olsun tabii.

Hep diyordum insanlar nasıl eski duyuruları hatırlıyor falan diye. Hatirlaniyormus.

Neler neler oluyor hayatta. Yapacak bir şey yok ki kurtulduğuna sevinmekten başka.

Bu duygusal sıkıntıyı çekeceksin. Yapacak bir şey yok ve geçecek.

O 5 yıla karanlık nokta diye bakma, hayatın bir parçası. O süre boyunca mutluydun. Sonu kötü bitti ama süreç güzeldi. Sinemaya gitmişsin gibi düşün.
Hayat zaten böyle şeylerin toplamı değil mi?
Geldi geçti bitti.

herkes her seyi atlatiyor. 5 yil uzun sure evet ama kaybolmus gibi dusunme. su an oldugun kisinin sekillenmesinde cok payi var emin ol. ayrica ustteki cevaba katiliyorum, o sure icerisinde mutluydun, surec guzeldi yani.

ayrica o kisi icin de ayni durum gecerli, sana olan hislerinin ne zaman bittigini bilmiyorsun, belki de ayrilmadan cok uzun bir sure once o kafasinda atlatmaya baslamisti bile. o yuzden 5 ayda nasil unuttu filan gibi dusuncelere gerek yok. zaten dusunerek cevabini bulabilecegin sorular da degil bunlar. cevaplari sende de degil. yeni bir yerde kimseyi tanimiyor olmak biraz bosluga dusurmus olabilir seni. yine de mumkun oldugunca onune bakmaya calis. yeni arkadasliklar kurmaya, yeni bir seyler denemeye calis. eskiyi dusunme, gerekli degil su an sana. hayatina bak. o 5 yil degil ama bitmis bir iliski hakkinda dusundugun kafa yordugun sure tamamiyla kayip senin hayatin icin. bu tarafindan dusun.

sizi aldatmış biriyle ne kadar mutlu olabilirdiniz ki aldatmasa bile? bence hayrınıza olmuş. 25 kilo vermişseniz muhtemelen daha iyi görünüyorsunuzdur. yasınızı yaşayıp bitirmişsiniz, bu da son kalıntısı. mutlaka bi gün bi yerde görecektiniz ne yaptığını ettiğini.
geçenlerde bi yazı okumuştum uzun süren ilişkilerin ardından insanların neden başkalarıyla kısa bi zaman içinde evleniverdiklerini. sadece zamanının geldiğine inanıyorlarmış.

her evli de çok mutlu değil. dediğim gibi aldatan insandan kurtulmuşsunuz. olan oldu, hayata kaldığı yerden kendiniz için en faydalı şekilde devam edin.

Koydu tabi değil mi! Beş sene az değil! Dövmesini bile kendin tasarlamışsın bunu unutmak mümkün mü? Bu insanlar neleri neleri unuttu var ya sen mi unutmıycan! Üzülmen normal ama geçecek. Yani bunu yaşayacaksın ve geçecek başka türlüsü mümkün değil.

Hatırlıyorum bu duyuruyu. Amacı sadece evlenmekmiş sen veya başkası olması önemli değildi demekki. İlk günden sosyal medyada soyadını da değiştirmiştir büyük ihtimalle. Bu tipler öyle oluyor çünkü.
Yaşadıklarından pişmanlık duyma, bir sonraki ilişkilerin için sana ders olsun yaptıkların veya yapmadıkların. sen onun yaptığı hatayı yapma, yani evlilik gibi önemli bir kararı uzun ilişkin bittikten sonrasında hızlı bir şekilde verme sağlıklı olmayacaktır çünkü.
Gez,toz,eğlen gelip geçecek bu günler. O ilk duyuruyu attığın zamanı düşün, aldatıldığını öğrendiğin an nefes alamadığın zamanları düşün birde şuanı düşün. Gayet iyisin , kilo vermişsin , kendine gelmişsin daha da iyi olacaksın merak etme.

bence şu an inanılmaz şanslısın. tahmin edebiliyorum insan konduramıyor, şok oluyor, oha diyorsun ya 5 sene boyunca tanıdığım insan olamaz bu?

ama şöyle düşün, aşina olduğun çevrenden uzak olmayı avantaja çevirebilirsin. arkadaş ortamın olmasa bile uygun bir vakitte git kendi kendine iç biranı, eğlenen arkadaş ortamlarına takılmaya çalış, öyle olmasan bile fazla özgüvenli ve sevimli davran. kafanı dağıtırsın. geçmiş olsun.

seni mutlu etmeyen bir arkadaslik arkadaslik degildir. ben olsam eger rahatsiz oluyorsam ve soyledigimi anlamiyorsa iletisimi keserim. normale dondugunde tekrar iletisim kurarim ama donmezse de nolmus diye merak etmem.

Engelleme de cevap verme, anlar herhalde ciddi olduğunu

Bu kasiyorsan engelle gitsin. Bayagi dert etmişsin.

Bence bas engeli direkt. Sabit bi arkadaş çevresi olanları hiç anlamam zaten. Arkadaş çevresi dediğin kişi geliştikçe farklı deneyimler edindikce önce yıkılır sonra yeniden inşa edilir. Arkadaşım kalmayacak diye düşünme yani. İhtiyacın olan kişiler gelir bulur seni merak etme.

www.youtube.com

youtu.be

ben de bunu diyecektim. sanirim genel olarak bi eski turk filmi muzigi havasi var.

"Sev Kardeşim" diyecektim ben de.

cem karaca - resimdeki gözyaşları (töre) ve grup yorum - çav bella geldi bir yerlden de. ancak o girişi sanki birebir hatırlıyorum bir şarkıdan.

efsanelere bakarsak yandık.

Çok yoğun denilen bir dönemde çok pastırma yenince olduğu gibi bir ter kokusu değişimi oluyor ama geçici. Ama 1-2 öğün yediğinde etkisi hiç olmaz bile.

Afiyet olsun, yerime de göm.

Çok yağlı olduğu için kötü koku yapabilir yoksa lezzetli et aslında.

efsane değil, kesinlikle doğru, ormanda kaybolmuş domuz yavruları falan annesi salıp yanıma geliyolar kokum yüzünden. hep o bacon'lar yüzünden oluyor bunlar.

domuz eti yiyen karısını da kıskanmıyormuş, gavat oluyormuş

o bizim muslumanlarin kendinden olmayan her seyi ayristirma cabasinin bi sonucu. kafir pistir desin anca. haftada bir boy abdestinden boy abdestine su yuzu goren adamin yanina kokusundan yaklasilmiyor ama domuz eti yiyen kokar diyor. yok oyle bisey, dini kaygilarin yoksa ye gonul rahatligiyla.

dünya nüfusunun sadece %25'i müslüman, %75'inin domuz eti yemesinde sakınca yok. hadi ete ulaşamayanları ve vejileri çıkardık diyelim, kaba hesapla dünya nüfusunun en az yarısı çatır çatır domuz yiyor. hiç de kokmuyorlar. her gün mutlaka et yiyen, etsiz yaşayamayan bir hayvan değilsen kokmazsın. zaten o kadar et yiyen insan ne yerse yesin kokar. lif yerine et yiyince (buna sığır eti dahil) kakan bile normalden daha ağır kokuyor. et başlı başına işlenmesi, enzimlenmesi, boşaltılması vs. zahmetli bir gıda.

böyle saçma şeylere (efsanelere.. burçlara.. fallara) nasıl inanabiliyorsunuz hiç anlamıyorum..

Üniversite zamanı Alanya da çalışırken bir ara yemiştim. O gün bugündür domuz kokuyorum. Yemeyin, yedirmeyin shshsj

Domuz eti yemediğimiz için metrolarımız otobüslerimiz hep çiçek kokuyor. Doğru.

yok öyle birşey.
dinci zırvaları

koku falan yaptığı yok, sallamasyon

ortadoğuluların batı kompleksinden kaynaklanır. canları sıkıldıkça batıya sallayıp vicdan mastürbasyonu yapıyorlar işte. şimdi de sözlükte paris'i boklamakla meşguller mesela.

ben hemen alıyorum kokusunu, kim yemişse, bugüne kadar hiç yanılmadım, nokta atışı yaparım.

Oyle bir sey yok, domuz etinin kendisi kotu kokuyor. Biri karistirmis zamaninda, oyle yayilmis gitmis heralde. Etin kendisi kotu kokuyor yiyen adam degil. Adam koksa da omur boyu niye koksun:)

çok doğru bir hurafe. Üstelik kıskançlık hissi de köreliyor. Yanımdan eşimi götürdüler oh la la tres bien dedim istemsizce.

böyle saçmalıklara inanmıyorum tabiki ama düşüncelerinizi merak etmiştim sadece :))

Arkadaş yedi 4 yıldır gül suyu kokuyor.

Domuz etine ve yiyenlere çamur atmak için iyice kafayı yemişler.
Öyle bir şey yok.

elbette b.

düşünmeden b.

tabii ki B

6-7 yil garanti diyorsun, uzun bir sure, bu surede kim ole kim kala...

yeni bir dil ogreneceksin, daha prestijli bir yerde calisacaksin, 6-7 yil garantisi olacak ama yine de bunun sonunda issiz kalacaksin? o nasil ismis, hangi sektor ki bu? ben b secenegi icin o kadar umutsuz bakamadim acikcasi. rahat is ortami ve az olan calisma saatleri aklini celiyor olabilir sanki?

ayrica 6-7 yil sonra yasayacagimizin bile garantisi yok :) sanki b'yi secmemek icin bi sebep yok gibi.

B

B demeyen sizi sevmiyordur

a sirketinde senin isverenin olsam, b'yi secmedigini duydugum gun senin is sozlesmeni fesh ederim. bu kadar mal birisini ise aldiklari icin senin ise alim surecindeki herkesi de seninle beraber yollarim.

Bu denli buyuk varsayimlarda bulunman yanlis, 5 sene sonra issiz kalacagim demek anlamsiz.Yani her turlu b

Tabii ki de A
Bi kere ömür boyu garanti.
Çalışma saatleri az, çalışma ortamı çok iyi. Burası çokomelli.
Naapıcan çalışma temposunu stresini. Kafan rahat olsun. Sanki herkes başarıdan başarıya yelken açıyor idealist aq.

Bak hele bak adam işveren olsa şutlarmış eğer o işi seçmezse. Nasıl kafalar bunlar ya. Madem elrmanda potansiyel var sen yükselt adamı? İşini geliştirsin, maaşını yükselt sana da kazandırsın. Başka pozisyona al. Hakkını da verirsin. Ne de olsa adam idealist, gözü yüksekte işine yaramaz mı? Onu işe alanı da çıkartacakmış helal sana be

35 den sonrasını okumadım. b şıkkı

A'ya giderken çekilen çile çalışma saatlerinin azlığının ve çalışma ortamının iyiliğinin bütün artılarını alıp götürüyordur. Biraz daha yakın olsa içimdeki devlet memuruna dur diyemeyip A derdim ama bu şartlarda bence de B.

B derdim

İş garantisi diye bir şey yok bu dünyada. Devlet memuru bile olsan Türkiye'de garanti işim var diyemezsin. Buna ilaveten yeni şeyler öğrendiğin iş daha iyidir. Seni geleceğe hazırlar.

B.

Yakın olduğu ve maaşı çok daha fazla olduğu için B tabii ki.
Maaşı geçtim de yolda geçirilen zaman hayat kalitesini dibe çekiyor 2-3 yıldan sonra. Onaylandı.

7 yıl plan yapmak için uzun bir süre. Ben önümüzdeki sene hangi şirkette olacağımı bile kestiremiyorum. B diyorum.

ibrik olabilir mi

sulak, sulama kabı/bidonu deniyor.

çiçek sulama kabı

galvaniz mi takildiginiz kelime? metali galvaniz diye.

Doğru cevaba tik atıyoruz ama bu değil butonu yok. Olmayınca da bazen bu değil demek lazım geliyor. İbrik aklımıza geldi ama değil malesef. Sulama kabı/bidonu da online alışveriş sitelerinde yazıyor google'layınca ama aradığımuz o da değil.

Kamer Genc aparati:) (30+ larin anlayacagi espri)
Ibrik diye biliyordum ben de ama o lavaboda kullanilana deniyormus galiba. Cicek sualama kabi diye geciyor internet sitelerinde.

Özel bi adı yokki

süzek mi?

Suver

Watering Can

Bu ekteki emzikli kova. Genel adı, sulama kovası.

Doğalgaz 2 kat zamlandı gene az ödüyorsunuz bence. 100 liraya 100 m3 alınırken şimdi 50 alınıyor 1 sene anca geçmiştir.

2 ton komur. merkezide giden bunun parasi kadar nereye gitsem bu muhabbet

ankara anıttepe - 295*12 şimdilik bir değişim yok.
not: sadece ısınma değil, aidatın tamamı.

istanbul fulya 325*12
aidatın tamamı.

196×12 bizde de aidatin tamami. besiktas.

Ağlayarak yazıyorum: 490*12 (çankaya/ankara)
Isınma+apt. görevlisi maaşı

Merkezi pişmanlıktır. Başka bir yere taşının bence.

Adam benim kombi çalıştırmadığım zamanda ısınacak diye benden de her ay yüklü miktarda para gitmekte, saçmalık.

Sadece eylül ayında gaza giden param 20 lira idi.

230 tl ise hiç sesini çıkarma bizim 12x 500 olacak bu yıl doğalgaz/elektrik zamlarından dolayı. evet doğalgaz yanında elektrik gideri de var merkezide.

sadece yakılan aylarda ödüyoruz. 200-300-400'ü buluyor çok soğuk aylarda. ama çok zam gelmiş baş edemeyiz deyip ağustosta başladılar almaya 230'dan. - çankaya ankara

hurma

fistik ezmesi de olur ayni sekilde. snickers'in bu durum icin bicilmis kaftan oldugunu ogrendim. deprem cantama koydum 10 tane.

Tahini neden plastik şişe almıyorsun hocam? Hem daha hafif, hem kırılmaz.

snickers ve krakerler olabilir.

kalorisi hacmine gore cok yuksek yiyecekler aniden kan sekerini yukseltir ve enerji verir fakat verdigi enerji kan sekeri dusmesi ile gegen geldigi gibi gider. ayrica zannedildigi gibi sporcular icin uretilen protein barlarin kalorisi o kadar da yuksek degildir.

depren esnasinda bence yiyecek asil ihtiyac degil.

Cevaplar için teşekkürler
@hebba gabler
@jimjim
@in vino veritas
@orpheus
Bu dedikleriniz gibi tatlı seçenekleri düşündüm, lakin olurda bir farenin nevaleyi patlatması durumunda tatsız (böcekler için tatlı) durumlarla karşılaşma ihtimalimden dolayı bana sıcak gelmiyor. Evde hiç fare görmedim ama bir ilk olursa fena olur. Veya yine yanlışlıkla çantaya bir darbe gelip içindekini patlatması durumunda da bu geçerli.

@bizkid onun bir baskıda patlaması daha kolay diye düşündüm

Snickers hala birim hacim başına en çok enerji veren atıştırmalık.

burda gidanin olayi enkaz altinda kaldiysak kurtarilana kadar acliktan olmeyelim, duduk calmaya, bagirmaya mecalimiz olsun diye mi, kacmayi basardiysak o hengamede aile/dost evine ulasana kadar ac kalmayalim diye mi?

cunku ikisi icin farkli seyler koymak gerekir sanki. bir de enkaz altinda kaldiysak ne bicimde kalacagimiz da mechul. diyelim ki bir kolunu oynatabiliyorsun. o zaman kavanozu acamazsin. o yuzden dislerinle acabilecegin plastic ambalajli urun daha mantikli olabilir.

Evde biblolar vs hariç herşey sabit. Ev 9 şiddetine kadar yıkılmaz. Ondan da eminim. Ama sıkıntı şu ki arkadaşlar, berber, bakkal gün içinde onlarca yere girip çıkıyorum. Orada denk gelirse yapacak hiçbişi yok.

deprem cantasi yaptim. esimle bulusma yeri belirledik ve olasi bir iletisim kesintisi durumunda haberlesme yollarimiza karar verdik. evde ve is yerinde olma durumumuza gore bina ici guvenli bolge belirledik. sanirim baska da yapabilecegimiz hicbir sey yok.

deprem çantası oluşturduk ve çanta yanımda. içinde iki günlük yiyecek ve içecek var. ve bir kaç şey daha. ayakkabı ya da benzeri bir şey koyacağım.

dolabın yerini değiştirdim. düşerse üstüme düşmesin diye. ön tarafa düştüğünde masanın üstüne kapaklanır. yolumu kapatacak ya da düştüğünde zarar verecek başka bir eşyam yok.

yatağımın kenarına bir boşluk oluşturdum. ancak sığmakta zorlanıyorum. yatakta yakalanırsam oraya sığınacağım. yerde yastık var ve üstüme battaniye ya da diğer yastığı alacağım.

önlemlerim var ancak çok yeterli değil. daha sağlam hazırlanmak ve tatbikat yapmak gerekiyor.

hayır.

almadım

taşınıyoruz

Üç yıl önce İstanbul'dan kaçıp Balıkesir'e yerleştim ama eski bir apartmanda oturuyorum. Muhtemel bir deprem bütün Marmara ve Ege'yi de zorlayacaktır. Kitaplıklar ve gardropu sabitledim. Yarın nalburdan birkaç metal parça daha alıp buzdolabı ve çocuk dolabını da sabitleyeceğim. Tv için de duvara monte aparatı sipariş vereceğim. Bir zamanlar deprem çantamız vardı, şimdi tekrar hazırlayacağım.

Ha bir de, camlar patlarsa diye koli bandıyla birkaç şerit çekmek istiyorum ama hanıma bunu kabul ettirmek zor olacaktır.

evimde deprem qeyfi:) dışarıda denk gelirsek kendimi yaşam üçgenine atmaya calisicam artık.

Sadece ilk deprem anında korktuk o kadar, deprem bölgesinde olmamıza rağmen taktik maktik yok diyerek allaha emanet yaşıyoruz ne bir deprem çantası ne de başka bir önlem. :/)

olmuyorum, uyuz olduğum laflar kümesi sokak ağzıyla "bana" hitap ederken milletin kullandığı kelimeler, "bilader,"amcaoğlu","kardeşş", "hafız" vs.
hocamdan bi rahatsızlık duymuyorum, çünkü sana soru sorarken kullanırlar genelde. karşıdaki insana senden bilgili olduğunu ve cevabına ihtiyacın olduğunu belirten bir anlamı var.

bence her seyi bilen biri ancak kadin olabilir bu durumda gugil teyze demeliyiz diye dusunuyorum :)

ya hazreti gugıl diyenler falan var, bi zahmet kredi kartı ekstrelerinde ergen yavrularının sexshop alışverilerini görebilir mi onlar; aklıma başka bela gelmedi de

allah google, hazreti google, hepsini diyorum, allahmış hazretmiş diğer hepsinden daha çok allah daha çok hazret.

Ben daha ziyade "google hazretleri"ne uyuz oluyorum.
Her deyi bilen biri anca yasli erkek olabilir diye dusuniyorum, google dede denilebilir bu yüzden olsa olsa.

haklısın, amca boş, teyze boş oğlu boş iş

sevmiyorum ve saçma buluyorum.

hazreti google deyişi de o şekilde. amca demekten daha iyi yine de.

yoo niye olayım başka derdim mi kalmadı?

hocam da aynı şekilde mis gibi hitap şekli işte asıl hocam diyenlere gıcık olanlara gıcık oluyorum.

O dediğin beklemeler genelde bayram tatili dönüşü olurdu. Şindi en fazla yarım saat beklersin.

@kaptan memo, universiteyi istanbulda okuyan bursali biriyim ve 17 yildir istanbuldayim. cuma eskihisar gidis pazar topcular donuslerinin hicbirinde yarim saat bekledigimi bilmem. saat sacma erken veya sacma gecse belki beklemeden gecmisizdir ama.

daha once kendi tatilini (her sey dahil oteller disinda) planladiysan turla gitmekten her turlu daha uyguna gelir kendi yaptigin plan ayrica sirf cogunluk yapacak diye ekstra turlara para bayilmak ya da para vermedigin ekstra tur suresi gecene kadar (cogu zaman) dag basindaki otelinde ya da mecbur kalanlar disinda kimsenin gitmedigi bi dinlenme tesisinde beklemek zorunda kalmamis olursun.

ayrica tek basina gitmeyi dusunuyorsan bu tur turlar aksi belirtilmediyse iki kisilik odada tek kisi kalacagin icin ekstra masraf cikariyor. bunu da dikkate al degerlendirme yaparken derim.

Tur kadar sacma bir sey yok yurt ici icin.
Fiyat olarak tabii ki ucuz ama cekilecek dert degil.
Sabah kalk diye telefonla arayip uyandiriyorlar daha ne diyeyim.
Tek git, istedigini yap, diger turlu safi yorgunluk.

turlar düzenli tertipli oluyor. hayatımda sadece 1 kez tura katıldım. sakız adası güney ada turuydu. eğer araba yoksa sakız adasına gitmenin hiçbir anlamı yok. tura katıl ki otobüsle her yere gidebilesin. bir de turlar tam olarak nerelere gidilmesi gerektiğini biliyorlar. senin için daha rahat olur.

eyvallah arkadaşlar sağolun yorumlar için. odada başka biriyle kalmak sorun olmaz ama ekstra masraf çıkartma olayını anlamadım. tek gideceğim evet başka tek giden olmayacak mı yani? bana 2 kişilik oda parası kitlemezler herhalde olmadı en baştan arar sorarım. batum konusunda yeni kimliklerle giriş varmış sanırım çipli olanlarla. benim kimlik de eski o sıkıntı yapabilir.
sanırm tur daha mantıklı ya. turla gitmeye karar verdim akradeniz tarflarına. antalya konusunda hala kararsızım ucuzundan pansiyon bulup 1 hafta takılabilirm ya da olimpos turuyla 3-4 gün de takılabilrm bakıcaz artık.

istanbul'u bilmeyen birisi araba ile dolaşmaya kalkarsa hoş olmayabilir. istanbul'u bilen birisi için de hoş değil zaten. o yüzden mutlaka toplu taşıma.

bu insanların nasıl insanlar olduğuna bağlı. müze gezmek istiyorlarsa cuma cumartesi pazar açık olan müzeleri kafalarında belirlesinler gezsinler. görülecek çok bir yeri yok. tarihi yarımada var işte. içine sıçtık biz onun ama orada fotoğraf çekilebilirsiniz. oraya toplu taşıma ile gidip yakın mesafeler içinde bayağı bir şey görebilirsiniz.

dolmabahçe sarayı var orası güzel onu gezin.

galata kulesi, kız kulesi gibi yerler ise işte olsa da olur olmasa da olur (bence).

kalacak yer için de ben olsam airbnb'den kadıköy civarı evlere bakardım. kadıköy'den vapur, metro, marmaray (metro ile aktarma), metrobüs, otobüs, dolmuş her şeye ulaşabilirsiniz. ayrıca akşam içip içip kaldığınız yere yürüyerek dönebilirsiniz. kadıköy ayrıca caddebostan-bostancı sahil hattına da rahat ulaşım sağlar. oralar da haftasonu güzel oluyor.

istanbul icinde gezeceklerse kesinlikle araba kiralamamalilar. sirkeci eminonu, besiktas ya da kadikoy merkezlerden birinde konaklama ayarlamalilar ve her yere mumkun oldugunca arac trafigine girmeyen toplu tasima yontemleriyle ulasmalilar.

emirgan tarafına gidin, toplu taşımayla. sonra korularda gezer isterseniz piknik yaparsınız.

Ben olsam tarihi yarımada tarafına gitmem neden dersen 2009 2013 yılları arası gider ve çok severdim şimdi olmuş Arabistan. Her yer kaos kalabalık gezdiginden tat alamıyorsun. Çok merakın yoksa gitme tavsiye etmiyorum. Korulardan birine mutlaka gidin araya sıkıştırıp. İstanbul'da araba kiralama İstanbulkart al ve arada taksi kullan arada. Kadıköy Beşiktaş Ortaköy Üsküdar Kuzguncuk bence güzel yerler. Planı sen yap yerlere bakıp. Tarihi yarımada ya yinede giderim merak ediyorum dersen 1 gün oraya gider zaten.

- kesinlikle toplu taşıma
- vapur + metro durağına yakın otel olmalı.
- bence en uygunu kadıköy rıhtıma yakın oteller.
- kadıköy'den vapur ile adalara, beşiktaşa, eminönü (tarihi yarım ada), karaköy'e ulaşabilirsiniz.
- kadıköy'den metro ile de birçok yere ulaşabilirsiniz,
www.metro.istanbul bunu sık kullanılanlara ekleyin lazım olacaktır.
- tarihi yarımada'ya gitmeyin denilmiş biraz haklı olarak ama en azından bir kere gitmeniz lazım bence. topkapı sarayı, ayasofya, yerebatan sarnıcı, sultanahmet camii, gülhane parkı, bunların hepsi yürüme mesafesinde zaten. kadıköy'den vapurla eminönü'ye geçip ordan ister yürüyerek, ister 1-2 durak tramvay ile bu bahsettiğim yerlere ulaşabiliyorsunuz. sonrası zaten yürümek. eğer detaylı gezilecekse özellikle topkapı sarayı filan bir gün yetmeyebilir. bir de gitmeden önce mutlaka hangi saatler açık, hangi gün kapalı vs. onu kontrol edin, ona göre plan yapın.

- kadıköy'den karaköy'e vapurla geçebilirsiniz, oradan yürüyerek galata kulesi civarına çıkabilirsiniz.

- kadıköy'den yine vapurla adalara gidebilirsiniz, büyükada'ya gidilebilir. aya yorgi kilisesine kadar çıkabilir, bir şeyler yiyebilirsiniz manzaraya karşı. www.gezgez.net
yine muhtemelen bir git gel yaparsanız akşam kadıköy'e dönmüş olursunuz.

- kadıköy'den yine vapurla beşiktaşa gidilebilir, oradan dolmabahçe sarayı, ilginiz varsa beşiktaş denizcilik müzesi gezilip, ortaköye kadar yürüyebilirsiniz.

6 ayda 1 fiziksel görüşme

her hafta 1 defa arama.

evliyim, yaş 33, 100 metre ötede oturuyorlar :) 2-3 günde bir onlardayız

Telefonda her gün. Yüzyüze iki üç ayda bir; farklı ülkelerdeyiz.

ayrı şehirlerdeyiz. 2 günde 1 konuşmak istiyorlar. asla aramıyorlar benden bekliyorlar. 4 gün aramazsam ölsek cenazeye gelmezsin tribi yiyorum.

evliyim, yas 34. ayri sehirlerdeyiz, 2-3 gunde bir telefonla 4-5 dakika kadar gorusuruz. yuzyuze ise ortalama 3 ayda bir filan.

bekarım, 35 yaşındayım. aynı şehirde farklı ilçelerde yaşıyoruz. hiç aramam, iki haftada bir annem gelir, babam da ayda üç dört kez uğrar. evet allah belamı kısa sürede verecek sanırım.

bu arada ablam yanımda, siz her gün arıyormuşsunuz ya o garibine gitti. annem her gün arayıp ne konuşacaksın, millet nasıl her gün arıyor anlamıyorum diyormuş. annem vefasız çıktı arkadaşlar, dna testi istiyorum.

Cekirdek ailenin her uyesi farkli bir ulkede. Haftada bir toplu halde video konferans yapiyoruz. Fiziksel olarak herkesin bir araya gelmesi 3-4 yilda 1 oluyor.

Farklı sehirlerdeyiz annemle hergun bazen günde iki üç kez. Boş boş muhabbet ediyoruz. Babamla ayda bir falan oldukça resmi.
Senede bir anca görüyorum.

Annemle ilişiğim yok denecek kadar az hatta hiç yok son 4-5 aydır. Zira kardeşlerimle de durum aynı.

(not: bütün kardeşler aynı şehirde yaşıyor)

29, evli, farklı şehirlerdeyiz. haftada 2-3 kez telefon (çok yoğun zamanlarda 1'e düştüğü olabiliyor), 1 skype.
Yüzyüze annemle senede 4-5, babamla 2-3 kez görüşebiliyoruz, babam iş dolayısıyla bulunduğum yere gelemiyor.

Her gün görüşmek bana da ilginç geliyor..

Farkli sehir. Telefonda her gun. Biri sormus ne konusuluyor diye :D
Oyle dakikalarca olmuyor tabi. Bazi gunler hatta, disarida arkadaslarlayim su an, sesini duymak icin aradim, iyi misin diyip kapatiyorum hemen mesela. Yani 5 saniyeligine de olsa ararim.

Yuz yuze 3 ayda bir diyeyim.

ayrı şehirlerde yaşıyoruz. annemle hemen her gün telefonlaşırız, babamla 4-5 günde bir.
4-5 ayda bir yanıma gelirler 2-3 hafta kalırlar. ben nadiren onların yaşadığı şehre giderim, yılda 1 falan.

aynı şehirde farklı ilçelerde yaşıyoruz. yaşım 36. Annem 61 yaşında. İki haftaya bir giderim en geç, arada whatsapptan mesajlaşırız. Nadiren telefonda konusuruz, sevmediğimi biliyor çünkü. Babam yok.

O iş olmaz, karşı taraf yıpranır. Kendinize başka arkadaş bulun. Sürekli umudunu korur karşı taraf nasıl davranırsanız davranın.

Sizin ki o yedekte dursun ilerde lazım olur durumu. Çocuk niyetini belli etmiş. Yapman gerekn şey çok basit.

Üzme be karşıyı. Net ol

Yikaridakiler +1
Olmaz öyle şey.

ateş barutun yanında dursun ama patlama olmasın.

istediğiniz bu.
iletişimi keseceksiniz. o arkadaş kendisini kendisi gibi isteyen birini bulacak.

oyle bir dunya yok, olan karsi tarafa olur. o kisiyi gercekten seviyorsan iletisimi kesmek zorundasin. ha nasil olur? onun sana karsi olan hisleri biter, ilgisi baska yone kayar, ancak oyle. aksi cok zor.

Cidden denedim, açıkça söyledim ve onay da aldım ama işe yaramadı, yine yürüdü kız. Yani olmuyor öyle bir şey. İletişimi kesin.

Ben de zamanında denemiştim. Açık söyledim, arkadaşlığın iyi güzel de başka türlüsü olmaz diye. Bir süre aynı grup içinde devam ettik sonra ayrıldı gruptan.
Maalesef, tek taraflı aşklarda söz ağızdan bir defa çıktı mı "undo" butonu yok. İster istemez bitiyor o arkadaşlık.

Hiçbir kısıtlama yok.

Türkiye'nin üzerine çöken karabulut bizi ne hale getirdi ne kısıtlaması olabilir ki

hala dokunmadiklari nadir seylerden o da. "henuz" yasak degil tasimak hatta kendi yatakli kompartmaninda icebiliyorsun da. ha ama yemekli vagonlarda artik alkol yok gunah mazallah -_-

ofiste ve çalıştığım çoğu firmanın ofisinde hep bu makineden var
www.hepsiburada.com

teklisi vardı bunun sanırım ama piyasada yok artık, arçelik markası gayet iyi. tekli modellerine bakabilirsin.
www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

ben de bunu kullaniyorum gayet memnunum.

@ in vino veritas hocam biz de okka kullanıyoruz ve gayet memnunuz ancak ablam daha ucuz ve küçük bir şey istiyor yurtdışı kullanımı için. Elektrikli cezve şeklindeki kahve makinalarından kullanan var mıdır, memnun mudur diye sormak istemiştim. Sanırım eksik ifade etmişim.

pardon oyleyse :) bu durumda aradiginiz marka sinbo sanirim. bi bakabilirsin onun modellerine fiyat acisindan en uygunu o sanirim bilinen markalar icinde.

Ben de bunu aldım, otomatikleri tam 2 katı olduğu için.
www.gittigidiyor.com

ben kendime türk kahvesi yaparken makina, elektrikli alet vs. kullanmayı sevmiyorum ancak evde www.tantitoni.com.tr var. birden fazla kişiye yaparken kullanıyorum, oldukça iyi ve pratik.

örneğin bu www.kahvedunyasi.com ürün de var bende ancak bundan hiç memnun değilim, dökülmesi vs çok kötü.

Arzum’unkini kullanıyoruz ama ben onda yapmayı pek sevmiyorum, acele olunca yapıyorum.
Kahvesi gayet güzel bol köpüklü pişiyor fakat çok çabuk taşıyor başında beklemek ve kaynarken hemen kaldırmak lazım.

Biz annemle yapmıştık. Şimdi ona da sordum. Biz cok yapmak istedigimiz için elma ve suyu fazla tuttuk ama siz az isterseniz elmayi ve suyu yari yariya azaltabilirsiniz.

8 litre suya 1 kilo elmayi yikayip kabuklariyla dogradik. 1 avuç dövülmüş buğday, 1 avuç nohut, 1 avuç tuz, 1 su bardağı elma sirkesi ve 1 limon suyu ekledik.
Tüm bunları büyükçe agzi kapalı bir şişeye koyduk. Cam olmasi makbul ama yoksa plastik de olur. 1 ay boyunca her gun 1 kere tahta kaşıkla karıştırdık. 1 ayin sonunda zaten elmalar eziliyor. Süzüp kullandik.

çok teşekkürler! peki buğday ve nohut kuru olarak mı atılıyor içine? haşlamak mı lazım öncesinde? çok enteresan ya, ben ilk kez duyuyorum sirke yapımında bunların kullanıldığı, ne acayip güzel karışımlar :)

@arvuti
Evet evet ikisini de kuru halde eklemistik. Bu arada suyu az tutacaksaniz eğer koyacaginiz elma sirkesini de o oranda azaltabilirsiniz misal 1 çay bardağı kadar. Tabi cok keskin olsun istemiyorsaniz. Nohut, bulgur, tuz ve limon da azaltmaniza gerek yok zaten cok fazla miktarda degiller.

sirke icin gereken 3 sey var, meyve icme suyu ve şeker. hatta meyve yeterince tatliysa seker bile sart olmayabiliyor. eklenen diger her sey sureci hizlandirmak icin gerekli aslinda.

ben yapmadan once cok fazla yazi okudum, video izledim. okudugum seyleri biraraya getirip kendi recetemi olusturdum :) ilk sirkemi nasil yaptigimi anlatayim. 4 orta boy nari iyice yikadiktan sonra dorde bolup kabuklariyla filan oldugu gibi kavanoza koyup ezebildigim kadar ezdim. benim kavanozum 4 litrelikti, narlarin ustune kavanozun ucte ikisini dolduracak kadar icme suyu ekledim. sonra da bir tatli kasigi kadar bal ekledim. agzini bir tulbentle kapattim. kapagini kesinlikle kapatmiyoruz, hava almasi lazim. tulbent olmasinin nedeni icine bocek, toz dusmesin, sirke sinekleri larvalarini icine birakmasin. ilk koydugunda meyve parcalari suyun ustunde yuzuyor olacak. bu suyun ustundeki parcalar dibe cokene kadar her gun iyice karistirdim. kavanozu ise dolabin icinde beklettim yalniz buzdolabi olmayacak. belli bir sicaklik gerekiyormus fermantasyon icin. ben metal kasik kullandim bu karistirmalarda hicbir sorun olmadi. meyveler dibe coktugu zaman karistirma islemini biraktim, bundan sonra ana olmasi gerekiyor zaten. yavas yavas ana olusmaya basliyor. bu sirke olusuyor artik demek. bundan sonra hala tulbentli halde bekletmek istedigin kadar bekletebilirsin. ne kadar beklerse o kadar kaliteli oluyormus. ben bu nar sirkesini 5 ay beklettim suzmeden. ama yillarca bekletildigi de oluyormus.

nohut, bulgur gibi eklemeler sirke anasi olusmasi surecini kisaltmak icin yapiliyor, hicbiri sart degil. bir de benim okudugum yazilarin bir kisminda yapim asamasinda tuz konmali deniyorsa da buyuk kismi tuz fermantasyon islemini engeller ya da durdurur bu nedenle yapim asamasinda konmaz deniyordu. bazilari suzdukten sonra tuz ekleyebilirsiniz diyordu. ama ben yaptiklarima yaparken ya da sonrasinda eklemedim, herhangi bir eksikligini de hissetmedim.

yapim asamasinda sirke eklemek de yine sureci hizlandirmakta etkili oluyor ama bu sirkenin dogal, ev yapimi filan olmasi lazim, marketten alinan sirkeyle olmuyormus. ben hic denemedim sirke eklemeyi. yalniz nardan sonra yaptigim kara uzum sirkelerine ilk yaptigim sirkede olusan anayi eklemistim. ilk sirkede ana olusmasi yaklasik 1-1,5 ay kadar surmustu ama sonraki sirkelerde ana yaklasik 10 gunde olusmustu. tabi mevsimin ilkbahardan yaza donmesinin de bunda etkisi olmus olabilir, hava isindikca surec hizlaniyordur belki, bunu karsilastiramiyorum baska anasiz sirke kurmadigim icin.

benim tecrubeler bu kadar, klima gelen her seyi yazmaya calistim, sorun olursa yine yardimci olabilirim :) kolay gelsin.

in vino veritas, çok teşekkürler! ben de bal, su ve meyveyle ilerlemeye karar verdim. oluşan anayı ne yaptınız peki? bir sonraki denemenizde kullandığınıza göre sakladınız diye anlıyorum. bir de içinde kurtçuk falan oluşmuyor değil mi? :( bir yerde bu sirkenin oluşmaya başladığının işareti diye okumuştum ama wtf??!! :(((

bir de tadını beğendiniz mi?? ay çok heyecanlı!

rica ederim :) aslinda ilk nari yaparken 4 litrelik kavanozun yaninda 1 litrelik kucuk bir kavanoz ve 1 nar daha yapmistim. onu merak ettigim icin yaptiktan 2 ay sonra actim, ondan cikan anayi kara uzumlere (2 kavanoz onlar da) koymustum hic bos saklamadim yani anayi. yalniz 5 ay beklettigim kavanozu ve 3 aydir beklettigim kara uzumleri de dun suzdum. cikan analari bir kavanoza koyup ustunu gececek kadar yaptigim sirkeyle doldurup buzdolabina koydum. okudugum yerlerde bu sekilde yapilmasi gerektigi soyleniyordu. su anda cok fazla sirke oldugundan uzun bir sure yapmayi dusunmuyorum ama yapacak olursam buzdolabindaki anayi kullanmayi dusunuyorum. bakalim nasil olacak :)

sirkenin ustundeki kurtcuklar konusunu ben de okudum. ama dedigim gibi o sirke sinekleri sirkeye ulasabilirse oluyor anladigim kadariyla. sirke sinekleri de sirkeye geldiginden sinekler ortaya ciktiysa sirkelesme baslamistir deniyordu. ama ilk yaptigim sirkelerde sinek olmadan sirke oldu, kara uzumleri ise tam yaz basinda yaptigimdan sanirim sicak hava nedeniyle sinekler geldi ama dedigim gibi, tulbent oldugu zaman sirkenin icine yavrularini birakamadigindan kurtcuk filan olmuyor :)

dun tum sirkeleri suzdum dedigim gibi, hepsini ayri ayri tattim, gercekten cok lezzetli geldi bana kendim yaptim diye soylemiyorum ama :))) eglenceli bir ugras, hem saglikli da :) umarim basarili olursun yapabildigini gorunce hevesleniyor insan :)

ben de şimdi yaptıııım!! çok heyecanlıyım! şeytan ayrıntıda gizlidir derler ya :D, günde kaç kez karıştırmıştınız?

tebrikler :) gunde 1 yeterli oluyor taneler dibe cokene kadar her gun.

frank sinatra - dean martin ikilisine mi baksan?

youtube da one hit wonder yaz.

aylık 3000 civarı.

yeni ev aldım, kenara atmayıp eve yatırım yapıyorum. o da aylık 1000 civarı. şimdi aylık 50-60 lira hisse senedi almaya başladım. 900 - 1200 arası diye düşünebiliriz.

2000+

1000, aile evi. içki sigara sevgili yok.

maaşımın %20 si.

0

0

aylik min. 3bin civari. uce bolup altin dolar ve euro aliyorum. ikramiye aldigim aylarda yaklasik iki kati oluyor bunun.

2-3 civarı

3 civarı

-100,150

Kenara para atmak ne?

2-3 civarı

0

600-800 pound arası.

Hiç atamıyordum ama bu ay itibariyle en az 2bin atmayı düşünüyorum. Yaşam kalitem düşecek ama yapacak bişey yok. Kenarda birikmiş hiçbişey yok çünkü.

oo bakıyorumda krizden ekşi ciler de etkileniş. Aylık 15-20 bin atıyorum diyemiyorlar artık.

Ben de bu 3-4-5 diyen arkadaşların gerçekte aldıkları maaşın tamamı kadar atıyorum kenara, genelde gram gram altın olarak banka hesabında tutuyorum

Ayda +-4000$

Tatlış bir hareket olur bence. Açıkçası lahmacun yollansa benim hoşuma giderdi ya, sen onun yerine minik çikolataların olduğu bir kutu yollayabilirsin.

bence kendin bi kutu hazirlasan icine marketten (kahve dunyasi filan da olur) guzel cikolata kek kraker kuruyemis vs. minik minik cay ve/veya kahve paketleri koyup gonderebilirsin. yani ben oyle bi kutu alsam hosuma giderdi. kahve onemli :)

Gecmiste araniz bozulmus birinden bisey beklemeyin. Evet aci konustum. Tecrube de ...

Bi hamburgere huzur icinde çözdük olayi :))
Hamburger hastasiydi bu onu hatırladım, hem kendime hem ona hamburger söyledim, onunki benimkinden 10 dakika gec gidecek şekilde. Kendiminki geldiğinde fotosunu attim bu off cok kötüsün felan, 5 dakika sonra hamburgerci is yerinin kapısına dayandiginda kaptim pointleri.


@tunak, evet haklısın o gerçekliğin farkındayım bu yüzden hayalperest yaklaşmıyorum, merak ettiğim bir kaç şey var bu sebeple kişisel alanımda kalmasını istiyorum.

tansiyon, aç olmak, hava esintisinin yönü, osuruktan kapılan nem miktarı, mikrobik faktörler, aids hatta salatalıkçıklı vebacık.

susuz kalmissindir.

çay/kahve içmediysen o da yapar.

Buhurdanlık+Aromatik yağlar

Buhurdanlık +1 miisss gibi kokuyo ev

Yerleri güzel kokulu deterjanla silmekten başka bişey yapmıyorum.

evde buna benzer buhurdanlik var
www.hepsiburada.com

ozellikle kisin uzerine su koyuyorum, icine limon portakal kabugu kabuk tarcin falan koyuyorum, altina da mum yakinca ev guzel kokuyor

Ben tarçın severim. Beyaz sirkeye su ve kabuk tarçın ekleyip kaynarıyorum.. Yetiyor.

Balkonda geniş saksıda nane var, arada topladıkça kokusu evi sarıyor. Bir de tütsü.

ben tütsü kullanıyorum. coconut, yağmur ormanları,sandal ağacı ve gülkurusu kokusu favorilerim. buhurdanlık denemedim hiç onu da deneyeceğim.

cevaplar icin cok tesekkur ederim, sanirim en guzeli buhurdanlik bu durumda. peki kullanan arkadaslara sorayim o zaman, yakacaginiz kokulari nereden temin ediyorsunuz? aromatik yaglar mesela aktarda satilanlar is goruyor mu? ozellikle aldiginiz bir yerler var mi?

ayrica limon portakal kabugu ve tarcinli suyu da deniycem buhurdanlikta.

namümkün
âlâ

velhasılkelam. mmm bayılırım

bilakis, ez cümle

iskembe-i kübradan sallamak

çok az kullanılan sözcükler gündelik konuşma dilinde itici bir etki yaratabiliyor. ben daha çok herkesçe bilinen, basit ama kullanılmayan kelimeleri veya kalıpları tercih ediyorum. az bilinenlerden "konşimento" kelimesini çok seviyorum ama kullanma fırsatım hiç olmadı.

muhtelif, bilmukabele, bilakis, bilahare, nitekim.

icimde bir dede uyuyor resmen -_-

Velev ki diyorum bazen.

Gerçi bunu deyince aklıma malum kişi geliyor ama olsun. Sevdiğim bir sözcük.

münferit..

kendi başına, ayrı, tek demek.. bankacılardan bulaştı sanırım :)

nitekim

Tahayyul

Niș

az bilinmese de, sanırım az kullanılıyor, "teşne"

Mütemadiyen. Çok severim.

arapça ya da kürtçe sözcük kullanmıyorum elimden geldiğince. kimi kimi dediğiniz gibi sözcükler çıkıyor ortaya.

örneğin yel demiyor kimse, rüzgar diyorlar. ben yel derim.

konvansiyonel derim, kişioğlu derim, düş gördüm derim..

muhtemelen.

muhteviyat.

ben olsam kesin degistirirdim.

Kesinlikle degistirin, insanlar ve ortam icin genc yasta hicbir birimde ve is yerinde kalinmaz, hele hele de kendinizi gelistirebileceginiz bir yerden teklif gelmisse. Turk insanlari olarak bu is ortami olayini da fazla abartiyoruz bu arada, siz kendi yasaminiza gelisiminize bakin, gerisini bosverin

Çok mantıklı. Tatar Çölü diye bir roman var, ömrünü aynı işyerinde geçiren adamın dramı. Harekete geçin.

Gayet mantıklı. Öyle bi zaman gelecek ki, kredi taksiti kuşa dönecek. Kiralarsa hep artıyo.

yok sacmalamadiniz, ben de anlamam bu islerden ama herkes boyle deyip ev aliyor. tercih meselesi tabii ama populer bir gorus yani. evet.

10 sene içinde başına sorun çıkarmayacak çok masraf istemeyen bir evse evet bencede mantıklı.

kira odedigin fiyata aylik kredisini odeyebilecegin bir ev bulursan kacirma derim. ama bazi yerler var ki aylik 2bin lira kira veriyorsun ama ayni muhitte kredi cekip ev almaya kalksin aylik taksidi yaklasik 6-7 bin lira olabiliyor. boyle dusununce mantikli olmuyor mesela.

peşinat olarak vereceğin miktarı kullanıp daha fazla kazandıracak bir planın/işin yoksa ev almak her zaman daha mantıklıdır.

pasaporta isletmek icin yurtdisi cikisi olmasi gerekmiyor son 3 yilda kayit yapilmamis olmasi yeterli.

Kıbrıs'a bile kimlikle gitsen hakkın oluyor. muhtemelen bunda da hakkın vardır.

diksiyon kursuna gidip fayda goren insanlar var tanidigim. olay seninle ilgili aslinda daha cok. baskasina yaramayan sana yariyordur belki bilemezsin ki. illa diksiyon olmak zorunda da degil baska baska kurslar var, ilgi alanina yakin bir kurs belirleyip gidebilirsin. devlet tiyatrolari sezonu aciyor onumuzdeki ay, tiyatro izlemeye de gidebilirsin. cogunlukla 2 haftada bir yeni oyun geliyor, en azindan 2 haftada bir bi degisiklik olmus olur hayatinda.

Ankara'da dans kursları olabilir. Katılanlar genelde faal dışarda da ortamları oluyor. Aklında varsa okuma kulüpleri de olabilir.

Kayısı, kuru incir ye ya da bekunis al ama 8 saat sonra etki gösterir.

zeytinyağı iç. evet yarım çaybardağı iç. ışık hızıyla çıkış olacaktır. yarım çaybardağı dediysek ufak çaybardağı, öyle büyüklerden değil.

kronik bir problem ise kefir, probiyotik ya da şu activia tarzı yoğurtlardan tüket(angelus'un tavsiyesi.)

Bunları deneyip geçmezse kesinlikle doktor.

soğuk taşa otur.

zeytinyagini tavsiye etmeye gelmistim.

Sabah aç karnına ayran iç.

Kimse de dulcolax dememiş. Yemişle yağla uğraşma git al 12 saat sonra için temizlensin.

Duphalac

Öncelikle mutlaka doktora gitmelisiniz.
Bu durum beslenmeyle de alakalı olabilir, fizyolojik bir problemle de.
Lifli beslenmeyen insanlarda çok görülür bu sorun.

Ben bana ciddi bi iyilik yapanlara teşekkür ederim diyorum çünkü "teşekkürler" diyerek geçiştirmek istemiyorum. Onun dışında ise teşekkürler diyorum :)
Bence tatlı oluyor ama birisi bana teşekkürler dese niye teşekkür ederim demiyor ki diye düşünmem.

teşekkürler bana da geçiştirmek gibi geliyor kullandığım da oluyor, teşekkür ederim daha güzel

bence ikisi de kullanılabilir. teşekkürler biraz daha samimi, teşekkür ederim biraz daha resmi. tabi ki kendi görüşüm. en iğrenci sadece "teşekkür" demek. adamın ağzının orta yerine kürekle vurasım geliyor.

kibarliktan ziyade tesekkurler yanlis bir kullanim. boyle bir kullanim yok, dogrusu tesekkur ederimdir. ama tabii gunluk hayatta kullaniyoruz yine de. galat-ı meşhur.

benim de aklımda ‘teşekkürler’ demek yanlıştır diye bir bilgi kalmış o yüzden hiç kullanmam.

Bir türkçe öğretmeni arkadaşım teşekkürler kelimesinin yanlış olduğunu çoğul ekinin olmayacağını söylemişti. Doğrusu teşekkür yada teşekkür ederimdir.

teşekkürlerin yanlış olduğuna katılmıyorum. nasıl ki "saygılar" diyip saygılarımı sunarım ya da saygılar dilerim'i kısaltıyorsak burada da teşekkürlerimi iletirim'i kısaltmış olabiliyoruz. peşinde 3 nokta varmış gibi düşün.

ağız alıştırmalık bir durum yok ama teşekkür ederim daha vurgulu ve içten geliyor, evet.

@bruce, bildigim kadariyla buradaki hata tesekkur kelimesinin kendi icinde zaten cogul olmasindan kaynaklaniyor. halihazirda cogul olan bir kelimeye yeniden cogul eki getiriyorsun, hata bu. ebatlar demenin yanlis olmasi gibi dusun.

aralarında anlamca büyük bir fark var.

tıpkı thanks- thank you, gracias-dar las gracias, danke-danke schön.

teşekkürler olmaz. teşekkür ederim denir. ne o öyle "thanks" der gibi? bizde öyle bir kullanım yok.

@in vino veritas, hmm anladım.
yine de teşekkür türkçe'de çoğul anlamlı kullanılan bir kelime olmadığı için olayı arapça kökeninden incelemek bence gereksiz. kelime türkçe kökenli olsa kelimeyi ve haliyle dili "korumak" için hassasiyeti anlayabilirim ama bu haliyle, başka dilden bize geçmiş bir kelimenin günlük hayata bu kadar dahil olmasından sonra "teşekkürler demek hatalı" demek bana gereksiz hassasiyet gibi geldi; neticede arapça konuşmuyoruz.

@bruce, hakli olabilirsin lakin kural bana ait degil, dilbilimciler bu sekilde uygun gormus, ben dogrusunu ve nedenini acikladim sadece.

@catch te arrow'in dedigi gibi ben de "tesekkurler" kullaniminin yanlis oldugunu duymus-okumustum, thanks cevirisi gibi geliyor bana

tesekkur ederim daha dogru ve samimi bana gore

bir de ofise gunaydinlar diye giren bir eleman vardi, o da yanlis kullanima ornek bence "gunaydin" net ve temiz

@exlibris, iyice baltalı ilah olmak istemiyorum ama günaydınlar'ı ben de kullanırım. ortamda birden fazla kişiye söylediğim için çoğaltıyorum. sadece günaydın çok samimiyetsiz ve herkese demiyormuş gibi geliyor. günaydınlar ise "herkese günaydın" demekten daha pratik geliyor, böylece herkese hitap etmiş gibi hissediyorum.

bi de ben gramer nazi'yimdir normalde ama bu tarz kendi içinde pratik çözüm içeren kullanımlar bana "yanlış" gelmiyor. gerçi bana nasıl geldiği kimsenin umrunda değil ama iki hatalı denen kullanımın direkt muhatabı olduğumu fark edince kendimce açıklama yapiyim dedim. soruyu daha da meşgul etmeden uzıyım bari...

teşekkür ederim daha samimi geliyor bana.

Çok aşırı saçma. Bileti alıyorum, bileti almak içinde para ödüyorum.

Evet saçma ve bu adamlar tekel olduklarından sike sike ödüyoruz o paraları.

Seç bir şirket yerle bir edelim deseler aklıma ilk Biletix gelir, o derece nefret ediyorum bu kan emicilerden.

Saçma falan değil hocam başka alternatifleri çıktıkça onları batmaya mahkum ediyorlar ve rekabet falan hak getire olduğu için ülkede tekel olarak at koşturmaya, istedikleri gibi para almaya devam ediyorlar.

Battıkları gün benim günüm olacak.

bu nedenle alternataifleri tercih etmek gerek. kupon sitelerinde yer alıyor bazen etkinlikler oraları kontrol edin derim daha ucuz oluyor.

@kablelvuku, mantikli fikir, hic dusunmemistim kupon olayini. ben bi de onu arastirayim, bakayim cikacak mi hi. tesekkurler :)

izmir'de henüz çıplak ayaklarda üşüme gibi bir süreç başlamadı, hatta şu an hava tam sınırda, ne sıcak ne soğuk.

basladi, bu hafta sonu net hissettirdi. kis geliyor :(

cam açık. tişört ve şortla oturuyorum.
istanbul kadıköy

Evet. Son birkaç gecedir çorap giyiyorum.

Yüzevler, klima karşısındayım.

bu başlığı okuduktan sonra gittim çorap giydim.. tşkler :/

çarşaftan battaniyeye geçiş yaptık bugün.

ankaradan sevgilerle.

Ben gündüz de çorap giymeye başladım. Gece zaten battaniyeyle yatıyorum.

Konum: İzmir

Evvel gün fark ettim ve baya sevindirik oldum. Yaşasın yastiga yorgana sarilmak :D

"ya kusura bakma böyle böyle" der gülerim, pakedimi alır uğurlarım. muhtemelen zaten türlü türlü garip şekil insanla karşılaşıyorlardır. o yüzden yadırgayacaklarını sanmıyorum :)

d yüzümde ilaç var vs de çok rahat edecksen

Açıklama yapmana gerek yok ki, totalde 30 saniyelik bir interaksiyon. Sormaz zaten muhtemelen, kasma.

bu maske olayına insanlar her yerde alışkın artık, erkek berberlerinin önünde maskesi kurusun diye beklerken taburede sigara içip sohbet eden insanlar var :)

yanginmerdiveni+1

e - kapiyi boo yaparak ac. gerilim dussun.

d şıkkı tabi ya :)

yüzü kremli birini görünce şaşırmak gibi egzajere sahneler ayşen grudalı adile naşitli filmlerde var sadece.

D.

su aralar altin dusukken altin alabilirsin gram olarak banka hesabi acip. 5bin cok buyuk para degil ama en azindan elinde fiziki olarak durmazsa carcur etmemis olursun. degerini korur altin olarak durursa. ayni sekilde dolar olarak da tutabilirsin o da is gorur.

Altın alın

goz yapisiyla alakali bir durum saniyorum, hic akmaz dedikleri kalemlere bile tonlarca para verdigim halde gun sonunda gozaltlarim simsiyah olmus oluyor. yine de denedigim kalemler icinde en basarili buldugum flormar'in asansorlu kalemi. o daha az akiyor digerlerine nazaran. denemediysen bir de onu deneyebilirsin.

Flormarin asansorlu kalemi bende saniyede akiyor. Bana da mac in asansorlusu iyi geldi. Gun boyu akmadan kaliyor gozumde.

Bir de goz kapagi icin far bazi oneriliyor da bi aklima gelip alamadim sunu.

Gün içinde elinizi farketmeden gözünüze fazla götürüyor falan olabilirsiniz. Bu durumda butun kalemler dagilir.

Cildiniz yağlıysa akması kaçınılmaz.

Yağlı ciltliyim, hiçbir zaman göz kalemim akmadı. Kaçınılmaz diye bir şey yok kısacası. Göze hafifçe pudra uygulayıp sürersen kalemi, akma filan olmaz.

Kalem akıyor gibi dursa da bazı rimeller de çaktırmadan akıp bulaşıyor, rimelinize de şüpheyle bakın. Pudra ile sürme önerisine +1'imle katılmakla birlikte, her türlü akma/bulaşma sorununa kesin çözüm likit eyeliner'dır diyorum.

Hiç belli olmaz ne olacağı. Zamanında senin gibi düşünenler şimdi ya hapiste ya da işsiz.

Kesinlikle gitme, üç sene sonra vatan haini ilan edilirler sen de fişlenirsin en iyi ihtimalle. Öyle içlerinde takılırım namaz kılmam falan diye de düşünme, militan olman lazım oralarda yaşayabilmen için.

Bir de sapık falan olabilir içlerinde. Bu ortamlarda çok oluyor.

Beni yurt ararken birisi şöyle bir yer de var diyip süleymancı bir yurda götürmüştü. Yurdu gezdirdiler, zemin katta wifi varmıs sadece ve sadece orada bilgisayar serbest. Sicak suyu belirli saatlerde aciyorlar gece kesiyorlarmis. Üniversite ogrencisine yapılan muameleye bak. Katılımı zorunlu sohbetler var ve ders calısma saatlerine bile katılım zorunlu demisti beni gezdiren takkeli arkadas. En son yöneticilerden biri siyah dümdüz kot pantolonuma laf söylemisti, biz burada böyle şeyleri tasvip etmiyoruz demisti. Özel hayatına kesinlikle karısacaklarını düsünüyorum. İnsanları boyle yurtlara gitmeye mecbur edenler utanir umarim, oradaki cocuklarin dortte ucu mecburiyetten kaliyordur diye düsünüyorum. Baska alternatifiniz varsa tavsiye etmem, onun yerine 4 kisilik bir ögrenci evine ciksaniz sizi zorlar mi maddi olarak?

Yapma. Kendini hiç mi sevmiyorsun?

Tavsiye etmiyorum Hacı psikolojik baskı olacak illaki.

eğer gidersen zamanla kendine saygısı olmayan sünepe bir insan olma yolunda ilerletecekler seni. sen bile anlamadan. rolüne alışır ve onlardan biri olur çıkarsın zamanla. rol dediğin bir gün iki gün. sonra insan rolune alışır...

bulasma +1

ilk cevaba katiliyorum, soyleyecek baska bir seye gerek yok bence.

ben kendimden ve hayattan nefret ediyorsam, sebebi buralarda geçirdiğim kısa sürel "bana kim niye karıştsın ya.." "idare ederim n'olcak ki" dönemi. Kendinize saygınız varsa bulaşmayın.

polonez'inkileri aliyordum ben, surekli tuketilecek bir sey degil ama ogleden sonra ara ogun olarak 2 dilim yenebilir haftada 1-2 kez filan.

a101de ucuza bulabilirsin demeye geldim.

en ucuzu namet'inkini baya yiyodum bi dönem

real süpermarkette kekiklisi vardı,löp löp etli böyle fiyatı da baya ucuzdu. hala var mı bilemiyorum

füme et dumanda piştiği ve islendiği için kanserojendir

Sağlıklı deyince dile getirmek istedim. Google'a işlenmiş et kanser yazınca çok şey çıkıyor.
Bir de Namet'in 150 ve 200 gramlık iki farklı ambalajı var ki uzaktan bakınca aynı gibi duruyor. @sutlu nescafe 'ye A101 ile Migros taki fiyatları gramajlarına bakarak bir daha karşılaştırmasını öneririm.

Hindi füme İkea'da market bölümünde de olmalı. Gayet büyük paketlerdedir.

Sağlıklı beslenmenin hile kodu gibi bir üründür. alınız ve tüketiniz. daha sağlıklı ve daha verimli bir ürün yok bence.
kalorisi az bir kere ve doyurur da.

Zararlı olduğunu düşünenler kaynak verebilir mi zira 1 senedir yiyorum

Migros'ta kampanyasi oluyor sik sik. Polonez marka.

sağlıklı gıda diyorsunuz, paketli gıda diyorsunuz, işlenmiş et diyorsunuz. Bilemedim açıkçası. paketli gıdaların hepsi ölü yatırım. İşlenmiş et de dahil olmak üzere paketli pirinç, mercimek de sıkıntı zaten. Tuz bile. E! naylon pakette çünkü.

Evde kendiniz haşlayın götürün. yanınızda. Tavuktan uzak durun dememe gerek yok sanırım.

1 yıldır her gün 2şer paket yiyorum. Bim stokçusuyum. Ölmedim, zararını da görmedim

Şarküteri önceliğin Pastırma olsun bilinen markalardan pahalı biliyorum ama a101 de falan indirim olabiliyor. Hindi fümede ise piyasada bildiğim kadarıyla görece içeriği iyi üç marka var:polonez. Yayla ve namet. Diğerlerinden artısı patates nişastası içermemesi. Diğer katkıları göz önünde tutarak haftada 1-2 öğünden fazla tüketmemek daha iyi olabilir.

yaylatürk but füme

Icindeki koruyucu madde hakkinda
Hic iyi bilgiler yok. Duzenli yemektense 1-2 ay ara vererek yenebilir.E250

Ben her sabah bir paket yiyordum. Protein orani yuksek diye. Artik yemiyorum haslanmis yumurta yemeye basladim.


eksisozluk.com

ortapedik yastik ve yataklara bak onlar baya iyi geliyor

visko yastik ve yatak kullaniyorum yaklasik 10 yildir, ben gayet memnunum.

visko yastık bence de iyi. ikea dakini almıştım ben. boyun ağrısı falan kalmadı.

Boyun ağrısı ara sıra bende de oluyordu çeşitli türde yastıkları deneyip sonuç alamamıştım takip ettiğim bir youtube hesabının paylaştığı Video sonrasında hiç yastık kullanmamaya başladım 1 ayı geçmiştir baya iyi geldi bana, belki sen de denersin. İlgili Video youtu.be

Bundan bir tane aldık, sonra gidip 2 tane daha aldık:

www.idas.com.tr

N11’den de bulursunuz iyi fiyata.